Erdoğan, yeni ekonomi programıyla ilgili 'Yavaş yavaş, kademeli bir şekilde, aceleci olmadan kur da düşecek, faiz de aynı şekilde düşecek ve 2022 bizim en parlak yılımız olacak inşallah. 2023’e de zaten böyle gireceğiz. Bu enflasyonun da düşüşünü getirir, enflasyon düşecek.' dedi. Erdoğan, ABD’nin, Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’de İsrail ve Güney Kıbrıs Rum kesimiyle birlikteki boru hattı projesinden desteğini çekmesiyle ilgili soruya 'Burada hep konuşulan nedir? Bu iş, Türkiyesiz olmaz. Çünkü eğer buradan Avrupa’ya gaz gidecekse bu ancak Türkiye üzerinden olur' cevabını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları şöyle; Değerli Dostum Başbakan Sayın Edi Rama’yla başbaşa ve heyetlerarası olmak üzere verimli görüşmeler gerçekleştirdik. İkili ilişkilerimizde son yıllarda kaydedilen mesafeden duyduğumuz memnuniyeti özellikle dile getirdik. Stratejik Ortaklık seviyesindeki ilişkilerimizin geliştirilerek yeni alanlara teşmil ettirilmesi hususunda karşılıklı siyasi irademizi teyit ettik. Geçtiğimiz sene imzaladığımız Ortak Siyasi Bildiri’yle tesis ettiğimiz Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin ilk toplantısını da en kısa zamanda gerçekleştirmek konusunda mutabık kaldık.
Dışişleri Bakanlarımız kendi aralarında görüşmeleri yapacaklar ve daha sonra da biz bu yıl içinde büyük ihtimalle bu toplantımızı gerçekleştireceğiz. Ortak gündemimizde yer alan bölgesel meseleler hakkında fikir teatisinde bulunduk. İki NATO müttefiki olarak güvenlik boyutlu gelişmeleri aramızda değerlendirdik.
"7 ANLAŞMANIN İMZALARI ATILDI"
Arnavutluk’un savunma sanayii alanındaki ihtiyaçlarının karşılanması noktasında atabileceğimiz adımları ele aldık. Başbakan Edi Rama ile özellikle de FETÖ’nün Arnavutluk’taki yapılanmasıyla müşterek mücadelemizi gözden geçirdik. Ayrıca iş birliğimizi daha da güçlendirecek çeşitli anlaşmaları akdettik. Bu kapsamda 7 anlaşmanın imzaları atıldı. Heyetimizde yer alan Bakanlarımız ve ilgili kurum temsilcilerimiz de Arnavut muhataplarıyla görüşmeler gerçekleştirdiler. Ziyaretim vesilesiyle Arnavutluk Meclisi’ne de bir hitapta bulunduk.
Arnavutluk’ta 2019 Kasım ayında meydana gelen depremde, evsiz kalan Arnavut kardeşlerimiz için talimatımla Laç şehrinde TOKİ tarafından yaptırılan 522 adet deprem konutunun teslim törenini de icra ettik. Bunun yanında model daireleri gördük. Arnavut kardeşlerimizin evlerine misafir olduk. Ayrıca, Tiran şehir meydanının en güzel noktasında bulunan ecdat yadigarı tarihi Ethem Bey Camii’nin TİKA tarafından gerçekleştirilen restorasyon sonrasında yeniden ibadete açılışına hep birlikte şahitlik ettik.
"GÜZEL BİR MODEL TEŞKİL EDİYOR"
Ethem Bey Camii, Başkent Tiran’da Osmanlı Dönemi’nde inşa edilen sekiz büyük camiden günümüze ulaşan tek tarihi cami olması hasebiyle ayrı bir önem taşıyor. TİKA tarafından 2018 yılında başlatılan bakım, onarım ve restorasyon çalışmaları, geçtiğimiz yıl tamamlandı. Namazgah Camii’mizin yanında bu da tarihi bir eser olarak güzel bir model teşkil ediyor. Sayın Edi Rama ile Ethem Bey Camii’ne birlikte girdik. Karahisari’nin Topkapı Sarayı’ndaki Kur’an-ı Kerim’inin bir replikasını buraya hatıra olarak bıraktık. İnşallah tüm Arnavutluk’taki Müslüman kardeşlerimiz için bu caminin anlamı da büyük olacaktır.
"RAMAZAN SONUNA KADAR YETİŞTİRMEYİ HEDEFLİYORUZ"
Şimdi Namazgah Camii’ni de ramazan sonuna kadar yetiştirmeyi hedefliyoruz. O da 3 bin 250 kişilik bir cami. İnşallah güzel bir eser meydana geliyor. Onu da Diyanet teşkilatımızın KOMAŞ firması yürütüyor. Burada FETÖ meselesinden dolayı bazı sıkıntılar yaşandı. Bu sıkıntılar sebebiyle gecikti. Daha doğrusu işi durdurma noktasına da geldik. Ama bugün Sayın Edi Rama’nın bize verdiği bazı sözler sebebiyle “tamam” dedik. Hayırlısıyla biz işi yükleneceğiz, başlayacağız. Yeter ki diğer sorunları halledelim. Temenni ederiz ki şubat sonuna kadar bunlar bu planı gerçekleştirirlerse ondan sonra da zaten bizler adımlarımızı yoğun bir şekilde atacağız. Bu düşüncelerle, Arnavutluk’a yaptığımız ziyaretin hayırlara vesile olmasını diliyorum.
"ORALARDA YOĞUN BİR ŞEKİLDE YAPIYORUZ"
Türkiye, Balkan coğrafyasında pek çok eseri ihya ediyor. Bunun yanı sıra Maarif Vakfı yine FETÖ’nün etkisinde olan okullara sahip çıkıyor, yeni okullar içiyor. Bütün bu faaliyetlerin, kültür, sanat, eğitim alandaki faaliyetlerin üstüne bir adım daha koyma noktasında yeni projeler, yeni anlaşmalar olacak mı? Sözgelimi kasım, aralık ayında Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali yapılmıştı. Bunun bir benzeri Balkan coğrafyasındaki ülkelerle olacak mı?
Biz istiyoruz ki Balkanlar’da, her Balkan ülkesinde bir adım atalım; buralarda özellikle de TİKA ile tarihimize sahip çıkalım; kültür ve sanata yönelik de ne gerekiyorsa bunları biz TİKA ile yürütelim. TİKA, hemen hemen Balkan ülkelerinin tamamında şu anda aktif. Yoğun bir şekilde çalışmalarını sürdürüyor. İşte camiler, köprüler ve buna benzer bütün eserlere yönelik çalışmaları TİKA yoğun şekilde yürütüyor. Sadece Arnavutluk’ta bugüne kadar 568 adet eser yapıldı. Bunun haricinde yine Bosna-Hersek olsun, Kosova olsun, Makedonya olsun, buraların hepsinde de, Alevi Bektaşi Tekkelerine varıncaya kadar, bunları oralarda yoğun bir şekilde yapıyoruz. Hani bazıları konuşuyor “mezhep meşrep ayrımı vesaire” diye. Böyle bir şey yok. Böyle bir şey olmuş olsa bizim bunlara elimiz değmez. Ama hepsinde de varız, hepsine de elimizden gelen desteği veriyoruz ve oralarda da bunları inşa ve ihya ediyoruz.
'BUNU ERDOĞAN, TÜRKİYE YAPSIN' DİYOR'
Balkanlar, Türkiyesiz olmaz. Balkanlar’da Türkiye olarak varız. Nitekim Sayın Edi Rama geçenlerde Bosna Hersek’te son gelişmeler üzerine katıldığı toplantıda “Tamam burada hepimiz varız da Türkiye nerede?” diye sormuş. Diğerlerine “Türkiye’nin olmadığı böyle bir toplantıdan hayırlı bir karar çıkmaz.” demiş. Aynı kanaati orada Bosna-Hersek Devlet Başkanlığı Konseyinin Sırp Üyesi Dodik de sergilemiş. “Türkiye’nin olmadığı böyle bir toplantıda Birleşmiş Milletler, Amerika, İngiltere’den gelenlerle bu iş çözülmez” demiş. Bu ilginç bir şey. Bunu tabi daha önceki ziyaretimde, Bosna-Hersek’te hepsinin yanında yine söyledi. “Niçin biz şuradan şuradan arabulucu arıyoruz. Bunu Erdoğan yapsın, Türkiye yapsın.” dedi. Bugün Sırbistan Cumhurbaşkanı Sayın Vucic bize geliyor. Sayın Vucic ile Balkanlar’da atılabilecek adımları, Bosna-Hersek konusunu da ele alacağız. Ona da Bosna-Hersek’teki barış ve istikrarın bölge için taşıdığı önemi vurgulayacağım. Biz sorunların çözümünün taraflar arasında daha fazla diyalogdan geçtiğine inanıyoruz. İlerleyen süreçte diplomasi trafiğini yoğunlaştıracağız. Türkiye, bugüne kadar sergilediği kucaklayıcı ve objektif tutumuyla Bosna-Hersek’teki tüm tarafların ve bölgedeki aktörlerin mevcut sorun bağlamında katkısını aradığı bir ülke olarak, saygın konumunu krizin aşılması için devrede tutmaya devam edecektir.
UKRAYNA-RUSYA KRİZİ
Ukrayna’da çatışma ihtimali hala devam ediyor maalesef. Türkiye, krizin her iki tarafıyla da iyi ilişkilere sahip bir ülke. Sizin, adı arabuluculuk olmasa da bu krizin çözümü konusunda taraflarla görüşmeniz söz konusu mu? Eğer korkulan olur da Rusya’nın Ukrayna’yı işgali söz konusu olursa bir NATO üyesi ülke olarak Türkiye’nin tavrı ne olur?
Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini gerçekçi bir yaklaşım olarak görmüyorum. Çünkü Ukrayna, sıradan bir ülke değil. Ukrayna güçlü bir ülke. Ayrıca Rusya’nın bu adımı atabilmesi için tüm dünyadaki durumu ve kendi durumunu gözden geçirmesi lazım. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev Ukrayna’daydı. Şimdi ben de İlham Bey ile bir konuşacağım. Tabi Sayın Putin’le de bu konuları masaya yatırıp konuşmamız lazım. Çünkü bu bölgeler artık savaşı kabullenemez. Bunlar doğru da olmaz. Artık savaşı siyaset tarihinden silip atmamız lazım. “Ben bir yerin topraklarını işgal edeyim, alayım” mantığıyla bu işler yürümez. İşte örneğin Ukrayna’da ne yaptı Rusya? Kırım’a çöktü. Kırım ile ilgili biz her zaman, Kırım’ın işgaline karşı olduğumuzu Sayın Putin’le yaptığımız her görüşmede kendisine söylüyorum. Dışişleri Bakanlığımız aynı şekilde muhataplarına bunları söylüyor. Yani bu konuda bizim politikamız belli.
Güneyimize bakıyoruz. Suriye’nin ciddi bir kısmında Amerika’nın üsleri var. Rusya’nın da üsleri var. Öbür tarafta terör örgütleri, Amerika’dan ciddi destekler aldı, hala almaya devam ediyor. Şimdi bunları yok farz etmek mümkün mü? Değil. Bunları biz Biden’la yaptığımız görüşmelerde devamlı kendisine söyledik. Trump ile yaptığımız görüşmelerde söyledik. Obama ile yaptığımız görüşmelerde söyledik. Hepsine de “Siz terör örgütlerini destekliyorsunuz” diye hep söyledim. Bizim güneyimizde, Suriye’nin kuzeydoğusunda terör örgütlerine binlerce tır silah, mühimmat, her türlü ciddi desteği bunlar verdiler. Nitekim Irak’taki Koalisyon Güçleri olarak, Suriye’deki Koalisyon Güçleri olarak bu işleri yaptılar, hala da yapmaya devam ediyorlar. “Çekildik, çekiliyoruz. Biz burada terör örgütlerine destek vermiyoruz.” diyorlar. Doğru konuşmuyorlar tabi. Aynı şekilde Rusya, oradan çekilmiyor. Şu anda Rusya, Suriye’ye desteği çekmiş olsa Esed’in ayakta duracak hali yok. Esed, şu anda Rusya’dan aldığı destekle ayakta duruyor. Malum İran’ın desteği var. Böyle bir durum söz konusu. Temennimiz odur ki bir an önce bölgeye sulh ve sükun hakim olur ve bunlardan da böylece kurtulmuş oluruz.
"BU İŞİN MENFAAT ANALİZLERİ ÇOK ÖNEMLİ"
ABD’nin, Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’de İsrail ve Güney Kıbrıs Rum kesimiyle birlikteki boru hattı projesinden desteğini çekmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu proje esasında olacak bir iş değil. Bunun bütün analizlerini yaptılar, baktılar ki bu işin pozitif olabilecek bir yanı yok. Yani maliyet hesapları tutmuyor. Amerika bütün adımını zaten kapital üzerinde yürüten bir ülke. Bunun maliyet analizleri tutmadığı için de “Bu olacak bir iş değil” diyerek desteğini çekti. Zaten, burada hep konuşulan nedir? Bu iş, Türkiyesiz olmaz. Çünkü eğer buradan Avrupa’ya gaz gidecekse bu ancak Türkiye üzerinden olur. Berat Bey, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olduğu dönemde bile İsrailli muhatabı, o zaman o teklifle gelmişti. İş bir yere doğru da gidiyordu. Belki biz o zaman İsrail’le o işi bağlayabilirdik. Peki şimdi bağlama umudu yok mu? Şartlar oturup konuşulur. Çünkü bu işin menfaat analizleri çok önemli. Belli bir yere de geldik. İsrail Cumhurbaşkanı Herzog ile görüşmelerimiz oluyor. İsrail Başbakanı Bennett daha değişik düzeyde haberler gönderiyor. Bütün bunlarla beraber biliyorsunuz, geçenlerde İslam Ülkeleri Hahamlar İttifakı Üyelerini Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kabul ettim, onlarla görüşmelerimiz oldu. Eğer biz siyaset yapacaksak siyaset, kavga dövüşle olmaz. Siyaseti barış çizgisinde götürmeye mecburuz.
Bizim Doğu Akdeniz’deki yaklaşımımız malum. Libya ile yaptığımız anlaşmamız var. Libya ile yaptığımız anlaşmayla birlikte işi biz resmi bir metne oturttuk. Bu resmi metin üzerinden de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bir taraftan dört tane sondaj gemisi, iki tane sismik araştırma gemisi aldık. Bunları biz boşuna mı aldık? Bunlar Karadeniz’de de çalışacak, Akdeniz’de de çalışacak. Bu konudaki en güçlü altyapıya biz sahip olacağız. Onun için de Amerika’nın olayı, tamamen ekonomik analizdir. Bu analizler neticesinde gördüler ki buradan bir şey çıkmaz.
KARADENİZ'DE BULUNAN GAZ! SÜREÇ NASIL İŞLİYOR?
Karadeniz gazıyla ilgili ilgili önemli bir gelişme oldu. O gazı Türkiye’ye taşıyacak olan borular Filyos Limanı’na geldi. Bu süreç nasıl ilerliyor?
Boru hattı yapımında kullanılacak borular gelmeye başladı. Boruların tamamının yaklaşık 10 ayrı seferde limana gelmesi planlanıyor. Her bir boru yaklaşık 12 metre uzunluğunda. Boru hattını deniz tabanına yerleştirme işlemi yaklaşık 5 ay sürecek. 2022 yılı içerisinde tüm kuyularda üretim öncesi tamamlama operasyonları yapılacak.
"2023'TE BU İŞİ BİTİRECEĞİZ"
2023’e gaz yetişecek mi?
İnşallah 2023’e biz bu işi yetiştireceğiz.
Yeni bir müjde daha gelir mi?
Bekliyoruz. İnşallah. Bütün hayalimiz, Bakanlığın yaptığı çalışmalar, arkadaşların verdikleri bilgiler, özellikle sismik araştırma gemilerimizin bize verdiği raporlar, hep bu istikamette. Zaten bu işi şöyle başarıyla neticelendirdiğimiz zaman, ekonomik performans nedir ne değildir diye soranlara inşallah biz oradan gereken cevabı verme imkanını yakalamış olacağız.
MÜLAKAT TARTIŞMALARI
CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu, Milli Eğitim Bakanlığının önüne giderek “tarafsız olun, torpil yapmayın” gibi birtakım açıklamalarda bulunmuştu. Ankara Büyükşehir Belediyesine ise 5 bine yakın CHP ve İYİ Parti kökenli isim alındı. Bir de mülakat oldu, 150 kişi girdi, 70 kişi yazılıda 90 almıştı, mülakatta 40 verildi. Yazılıda 40 alanların mülakat puanı da 90’a çıkarıldı. Burada da bir torpil ve iltimas ortaya çıktı. Bu konularla ilgili görüşünüz nedir?
Bu ülkede kadrolaşmanın kitabını CHP yazmıştır. Biliyorsunuz Mehmet Moğultay bu işin en mahir hareket edenlerindendir. Onun “CHP’lileri almayacağım da ülkücüleri mi alacağım” gibi bir ifadesi de vardır. Sadece onunla kalmadı tabi. CHP’nin o dönemlerdeki bakanlarının hepsinde aynı uygulama olmuştur. Seyfi Oktay’ına git, aynı şeyi görürsün. Bunların yönettiği belediyelerde de hep aynı şeyi görürsün. Şimdi burada da bunlar aynı bu uygulamayı yürütüyorlar. Bu yaptıklarını milletimiz görüyor. Bize bu noktada çamur atamazlar. Bunların kadrolaşma yanında beceriksizliklerine de milletimiz hep şahit oldu. Kılıçdaroğlu’nun SSK’nın başında olduğu dönemde bu millet hastanelerde kan revan içinde kalıyordu, serum şişesi bulamıyordu. Savaş Ay’ın o programında kolu kangren olan o yavrunun halini ben unutamıyorum mesela. Bu adam bir SSK’yı yönetemedi. Şu anda gelmiş ülkenin yönetimine talip oluyor. Her şeyi A’dan Z’ye yalan. Bozuk zemberek gibi dönüyor dönüyor aynı yalanı söylüyor.