Melih Kiram GEDİK/İSTANBUL, (DHA)- Türkiye'de gün geçtikçe inflamatuvar bağırsak hastalıklarının (İBH) görülme sıklığının arttığını belirten Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Esin Korkut, "Ülseratif kolit ve Crohn olmak üzere iki türü bulunan İBH, daha çok 20'li ve 30'lu yaşlarda görülse de her yaştan insanı etkileyebilir. Görülme sıklığı şehirlerde kırsal bölgelere kıyasla daha fazladır. Hem dünyada hem de ülkemizde hastalığın görülme sıklığı gittikçe artmaktadır" dedi.
19 Mayıs Dünya İnflamatuvar Bağırsak Hastalıkları (İBH) Günü kapsamında Medipol Mega Üniversite Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü'nden Prof. Dr. Esin Korkut, İBH ile ilgili açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Korkut, İBH'nin sindirim sisteminde özellikle de bağırsaklarda kronik iltihabı içeren bozuklukları tanımlamak için kullanılan bir terim olduğunu belirterek, "İnflamatuvar bağırsak hastalıklarının nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ancak genetik yatkınlığı olan kişilerde beslenme, stres, çevresel faktörlere karşı ortaya çıkan aşırı bağışıklık sistemi yanıtı sonrasında İBH'nin oluştuğuna inanılmaktadır. İBH'nın ülseratif kolit ve crohn olmak üzere iki türü vardır. Bunlar sindirim sisteminin farklı bölümlerini etkileyen ve birbirinden kısmen farklı belirtiler gösteren hastalıklardır. İBH daha çok 20'li ve 30'lu yaşlarda görülmekle birlikte hayatın herhangi bir döneminde belirti verebilir. Hastalık en çok gelişmiş ülkelerde görülür. Görülme sıklığı şehirlerde kırsal bölgelere kıyasla daha fazladır. Ülseratif kolitin görülme sıklığı yüz binde 8 ila 16, crohn hastalığının görülme sıklığı ise yüz binde 4 ila 8 olup hem dünyada hem de ülkemizde hastalığın görülme sıklığı gittikçe artmaktadır" diye konuştu.
"HASTALIĞIN SEYRİ TÜM HASTALARDA AYNI DEĞİLDİR"
Hastadan hastaya İBH belirtilerinin değişiklik gösterdiğin belirten Prof. Dr. Korkut, "Ancak sık tekrar eden ishal, sık tuvalet ihtiyacı, yorgunluk hali, karında ağrı ve kramp, kanlı dışkılama, iştahsızlık, istemsiz kilo kaybı hastalarda en sık karşılaşılan belirtilerdendir. Hastalığın seyri tüm hastalarda aynı değildir. Hastalık belirtileri durumun ciddiyetine göre değişkenlik gösterebilir. Bazı hastalarda ılımlı bir seyir görülür iken kimi hastada belirtiler çok şiddetli olabilmekte ve birçok kez alevlenmeler nedeniyle hayat kalitesini olumsuz etkileyebilmektedir. Hastalığın tanısının konulması, hastanın şikâyetlerinin dinlenmesi, fizik muayenesinin ardından yapılacak kan ve dışkı tahlili, kolonoskopi, bağırsak mukozası biyopsisi, Bilgisayarlı tomografi veya MR'nın yorumlanması ile olur. İnflamatuvar bağırsak hastalıklarında ilk tedavi seçeneği sıklıkla ilaç tedavisidir" dedi.
"AMAÇ, HASTALIK ALEVLENMELERİNİ KONTROL ETMEK"
Hastaların çoğunda ömür boyu tedavinin gerekebileceğini ifade eden Prof. Dr. Korkut, "Tedavi seçimi hastanın yaşı, hastalığın şiddeti, sindirim sistemi içindeki yaygınlığı ve sindirim sistemi dışı belirtilerin varlığı gibi pek çok faktör göz önüne alınarak planlanır. IBH tedavisindeki amaç hastalık alevlenmelerini kontrol etmek, iyilik halini korumak ve hastalık seyrinde oluşabilecek komplikasyonları engellemektir. Hastaların çoğunda başlangıç aşamasında ilaçla tedavi yöntemleri uygun iken bir grup hastada daha tanı anında cerrahi tedaviler gerekli olabilir. Bu nedenle hem hastalık gidişatını kontrol etmek hem de ilaçların güvenilirlik hallerini denetlemek için hastaların mutlaka belli aralıklarla kontrol muayenelerini ve tahlillerini yaptırmaları gerekir" diye konuştu.
"İBH'DA DOĞRU TANI VE UYGUN TEDAVİ ÖNEMLİDİR"
Prof. Dr. Korkut, cerrahi müdahalenin hangi durumlarda gerektiği konusunda şu bilgileri paylaşarak konuşmasını sonlandırdı:
"İlaç tedavisi uygulanan hastalarda, ilaç tedavisine yeterli yanıt alınamayan veya hastalık seyri sırasında ilaç tedavisi ile giderilmesi mümkün olmayan fistül oluşumu, bağırsak tıkanıklığı veya yırtılması gibi durumlarda; cerrahi tedavi seçenekleri kullanılır. Cerrahi uygulamalar arasında hastalıklı bağırsak bölgesinin çıkarılması veya ülseratif kolitte olduğu gibi kalın bağırsakların tamamının çıkartılması gibi yöntemler yer alır. İBH'da doğru tanı ve uygun tedavi önemlidir. Tanı ve tedavi de gastroenteroloji, cerrahi, patoloji ve radyoloji hekimlerinin bir arada karar vermesi, hastanın da tedavi kararına dâhil edilmesi ve hasta uyumu en önemli faktörlerdir."
Kaynak: Demirören Haber Ajansı